• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://tr-tr.facebook.com/public/Yasemin-Mataraci‎
  • https://twitter.com/avukatyasemin

 0 (505) 530 55 44

Yanlış Ameliyat Sonucu Uğranılan Zarar, Tazminat

Yanlış Ameliyat Sonucu Uğranılan Zarar,Tazminat 

                      
                                 Sağlık Hukuku S için Tıklayınız


UYUŞMAZLIK

Hukuk Bölümü 1991/28 E.N , 1991/28 K.N.

İlgili Kavramlar

HASTANEDE YANLIŞ TEŞHİS VE TEDAVİ SONUCU UĞRANILAN ZARAR
HATALI AMELİYAT SONUCU UĞRANILAN ZARAR
KAMU KURUMUNUN ÜÇÜNCÜ KİŞİYE VERDİĞİ ZARARIN TAZMİNİ TALEBİ
TAZMİNAT DAVASI
YANLIŞ AMELİYAT SONUCU UĞRANILAN ZARAR

ÖZET:
      BİR KAMU KURUMUNUN KAMU HİZMETİNİN YÜRÜTÜLMESİ SIRASINDA KİŞİYE VERDİĞİ ZARARIN TAZMİNİ İSTEMİNE İLİŞKİN DAVANIN İNCELENMESİ VE KAMU HİZMETİNİN YÖNTEMİNE GÖRE YAPILIP YAPILMADIĞININ TESPİTİ İDARİ YARGININ GÖREVİNE GİRER.


İçtihat Metni

OLAY :
   Davacı Ayşe Saban rahatsızlığı nedeniyle Antalya Doğum ve Çocuk Bakımevine bavurmuş hastahanede görevli Dr. Ali Özel tarafından kendisine sağ yumurtalıkta kist olduğu teşhisi konularak ameliyatla alınması gerektiği bildirilmiştir. Hasta bir gün sonra Dr. Ali Özel tarafından ameliyata alınmıştır. Ameliyat esnasında kanama durmadığından Devlet Hastanesinden çağrılan doktorlarla yapılan konsültasyon sonucu kist sanılarak alınan parçanın atipik bir böbrek olduğu anlaşılmıştır. Hastanın durumunun kötüleşmesi üzerine Antalya Tıp Fakültesi Hastahanesine kaldırıldığında çekilen röntgende böbrek yerinde görülen karartının nedenini anlamak için ikinci ameliyat yapılmış bunun da önceki ameliyatta unutulan gazlı bez olduğu görülmüştür. Doğuştan tek böbrekli olduğu anlaşılan ve ameliyat sonucu böbreksiz kalan hastanın böbrek makinesine bağımlı kalması nedeniyle annesi Fatma Sarı`dan böbrek nakli yapılarak hasta kurtarılmıştır.

      Davacılar vekilleri 24.7.1985 tarihinde adli yargıya başvurarak davalı Dr. Ali Özel`in kusuru ile Ayşe Saban`ın hayatı boyunca doktor kontrolünde ve ilaç kullanma zorunda kaldığını ve iş yapamaz duruma düştüğünü, diğer yandan anne Fatma Sarı`nın da tek böbrekle kaldığını ve adli müzaherete muhtaç bulunduklarını ileri sürerek maddi ve manevi tazminat davası açmışlardır.

   Antalya Asliye 2. Hukuk Mahkemesi; 30.4.1987 gün ve E. 1985/593, K. 1987/312 sayılı kararıyla, davalı doktoru tazminata mahkum etmiştir.

   Kararın taraflarca temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 22.12.1987 gün ve 9631-9437 sayılı kararıyla, Anayasa`nın 129/5. ve 40. maddelerinden bahisle, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarının, kendilerine rücu edilmek kaydıyla idare aleyhine açılacağı gerekçesiyle mahkeme kararını bozmuş, karar düzeltme istemi de reddedilmiştir.

   Antalya Asliye 2. Hukuk Mahkemesi bozma kararına uyarak 2.6.1988 gün ve 294-388 sayıyla, davayı husumet yönünden reddetmiş ve karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Bunun üzerine davacılar aynı istekle Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığını hasım göstererek 4.8.1988 tarihinde idari yargıya başvurmuşlardır.

Antalya İdare Mahkemesi; 30.11.1988 gününde, 713-864 sayıyla; dava dilekçesinde, zararın doktorun kişisel kusurundan doğduğunun ileri sürüldüğü, davalı idarenin hizmet kusurundan sözedilmediği, esasen daha önce olayda adli yargının kendini görevli görerek esasa girmek suretiyle karar verdiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Bunun üzerine Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı hasım gösterilerek yeniden adli yargıda tazminat istemiyle açılan davada Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 10.7.1989 gün ve 191/639 sayıyla; davalı idarenin görev ve süre defini yerinde görmiyerek davayı esastan inceleyip kısmen kabul etmek suretiyle maddi ve manevi tazminata hükmetmiştir.

Kararın davalı idare tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 14.6.1990 gün ve E. 1989/10426, K. 1990/5228 sayıyla, olayın hizmet kusuru yönünden değerlendirilmesinin idare mahkemesinin görevi olduğu, yargı yolu bakımından dava dilekçesinin reddi gerekirken esasın incelenmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle mahkeme kararını bozmuş, bozma kararına uyan Antalya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi, 30.1.1991 gün ve E. 1990/974, K. 1991/25 sayıyla görevsizlik kararı vermiş, karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.

Davacılar Asliye Hukuk Mahkemesine verdikleri 10.4.1991 tarihli dilekçeyle adli ve idari yargı yerleri arasında meydana gelen olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesini istemeleri üzerine, adli ve idari yargı dosyaları Asliye 1. Hukuk Mahkemesinin 9.7.1991 gün ve E. 1990/974, K. 1991/25 sayılı yazılarına bağlı olarak Uyuşmazlık Mahkemesi`ne gönderilmiştir.

Böylece, adli ve idari yargı kararları arasında 2247 sayılı Kanunun 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE:
         Türk Milleti adına karar veren Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü, Mustafa Şahin`in Başkanlığında, Şükrü Kaya Erol, Ekrem Serim, Feridun Taşkın, Alp Yüksel Fırat, İrfan Erdinç ve Osman Şimşek`in katılmaları ile yaptığı 14.10.1991 günlü toplantıda, geçici raportör Hakim Ayten Anıl`ın raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı yerine toplantıya katılan Savcı İsmet Gökalp ile Danıştay Başsavcısı yerine toplantıya katılan Savcı M. İlhan Dinç`in Anayasa`ya 125. ve 129. maddeleri ile bu maddelere paralel hüküm taşıyan 657 sayılı Kanunun 13. maddesi karşısında kamu kuruluşunda, kamu görevlisinin fiilinden dolayı meydana geldiği ileri sürülen zararın tazmini istemiyle açılan davanın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği yolundaki yazılı ve sözlü düşünceleri alındıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

Dava, hatalı ameliyat yapıldığı ileri sürülerek uğranılan maddi ve manevi zararların tazmini istemiyle açılmıştır.

Anayasa`nın 125. maddesinin son fıkrasında: İdarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu belirtilmekte; 129. maddesinin 5. bendinde: "memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabilir." hükmü bulunmaktadır. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu`nun 13. maddesinde de: Kişilerin kamu hukukuna tabi görevlerle ilgili olarak uğradıkları zararlardan dolayı, bu görevi yerine getiren personel aleyhine değil, ilgili kurum aleyhine dava açacakları, kurumun genel hükümlere göre personel rücu hakkının saklı olduğu hükmüne yer verilmiştir.

Doğum ve Çocuk Bakımevinin Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı`na bağlı bir kamu kuruluşu; ameliyatı yapan doktorun da devlet memuru statüsünde çalışan bir görevli olduğu, olayın görev sırasında meydana geldiği, dosya içeriğinden anlaşılmakla ve esasen bu konuda bir uyuşmazlıkta bulunmamaktadır. Bu durumda Anayasa`nın açıklanan maddelerine ve 657 sayılı Kanunun 13. maddesi kapsamına giren kamu hukukuna tabi bir görevli ilgili olarak uğranılan zarar sözkonusu olduğundan, uyuşmazlığın öncelikle görüm ve çözümünün idari yargıya ait olması gerekir.

Bu itibarla, kamu hizmeti yürütmekle görevli kılınmış kamu kurumunun anılan hizmetin yürütülmesi sırasında kişiye verdiği zararın tazmini istemine ilişkin bulunan bu davanın incelenmesi ve kamu hizmetinin yönetimine göre yapılıp yapılmadığının tespiti idari yargının görevine girmekle, idare mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir.

SONUÇ :
      Anlaşmazlıın niteliğine göre davanın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğine, bu nedenle Antalya İdare Mahkemesinin 30.11.1988 günlü, 713-864 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına, 14.10.1991 gününde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

      Hizmetlerimiz hakkında daha ayrıntılı bilgi almak ve hukuksal konularda görüşmek için iletişim bilgilerimize   Tıklayınız


 Antalya Avukatları         antalya-avukati_(2


Yorumlar - Yorum Yaz