• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://tr-tr.facebook.com/public/Yasemin-Mataraci‎
  • https://twitter.com/avukatyasemin

  0 (505) 530 55 44

Ortaklığın (Paydaşlığın)Giderilmesi I İzale-i Şuyu Davası

Ortaklığın (Paydaşlığın)Giderilmesi  I İzale-i Şuyu Davası

( Gayrimenkul Hukuku sayfası için
Tıklayınız)




YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas: 2011/6-55
Karar: 2011/222 
Tarih: 27.4.2011

Ortaklığın Giderilmesi Davası (Tarafların Muristen Kalan Taşınmazların Paylaşımı Konusunda Anlaşamadıkları/Davacının Aynen Taksim Talebi – Muristen Kalan Birbiri İle Aynı Nitelikteki ve Aynı Değerde İki Taşınmazın İki Mirasçıya Kura Çekilmek Suretiyle Verilebileceği )
Aynen Taksim ( Ortaklığın Giderilmesi Davası – Muristen Kalan Birbiri İle Aynı Nitelikteki ve Aynı Değerde İki Taşınmazın İki Mirasçıya Kura Çekilmek Suretiyle Verilebilmesinin Gözetileceği )
Kura Yoluyla Paylaşım ( Ortaklığın Giderilmesi Davası/Tarafların Muristen Kalan Taşınmazların Paylaşımı Konusunda Anlaşamadıkları – Davacının Aynen Taksim Talebi/Mirasçılara Kura Çekilmek Suretiyle Verilebileceği )
4721/m. 642, 650

ÖZET :

            Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir. Davacı vekili, tarafların murisi adına kayıtlı bağımsız bölümlerin murisin ölümünden sonra iki kardeş olan davanın taraflarına intikal ettiğini, ancak tarafların taşınmazların paylaşımı konusunda anlaşmadıklarını ve taşınmazların aynen taksimini talep etmiştir. Uyuşmazlık, ortaklığın giderilmesi davasında aynen taksim istenmiş ise, muristen kalan birbiri ile aynı nitelikte ve aynı değerde iki taşınmazın, iki mirasçıya kura çekilmek suretiyle verilip verilemeyeceği noktasındadır. Tarafların arasında payların özgülenmesinde anlaşma sağlanamadığından, her bir mirasçıya hangi taşınmazın verileceği konusunda mahkemece kura çekme yoluna gidilmesi isabetlidir.
DAVA :
            Taraflar arasındaki “Ortaklığın giderilmesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; ( Bakırköy Beşinci Sulh Hukuk Mahkemesi )’nce davanın kabulüne dair verilen 23.07.2009 gün ve 2006/872 E., 2009/935 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Altıncı Hukuk Dairesinin 23.03.2010 gün ve 11991-3188 sayılı ilamı ile;
( … Uyuşmazlık iki adet bağımsız bölümde ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece bağımsız bölümlerin her birinin taraflara verilmek suretiyle aynen taksimine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
         Davacı vekili dava dilekçesinde dava konusu 6 ve 10 nolu bağımsız bölümlerin tarafların miras bırakanı Haslar adına kayıtlı bulunduğunu, tarafların taşınmazların taksimi konusunda anlaşamadıklarını belirterek aynen taksim suretiyle ortaklığın giderilmesini istemiştir. Davalı da dava konusu taşınmazların aynen taksim suretiyle ortaklığının giderilmesini istemiş satış talebinde bulunmamıştır. Dava konusu taşınmazların kat mülkiyeti kurulu binanın 6 ve 10 no’lu bağımsız bölümleri olduğu tarafların ortak miras bırakanı Haslar adına kayıtlı bulunduğu tapu kayıtlarının incelenmesinden anlaşılmaktadır. Ortaklığın giderilmesi davalarında taşınmazların her birinin ayrı ayrı değerlendirilerek aynen taksiminin mümkün olup olmadığının araştırılması gerekir. Bağımsız bölüm şeklindeki dairelerin nitelikleri itibariyle aynen taksimi mümkün bulunmadığından her birinin bir paydaşa ( ortağa ) verilmek suretiyle taksimine karar verilemez. Gerek davacı gerekse davalı tarafından satış talep edilmediğinden ve bu şekilde taşınmazların aynen taksimi de mümkün bulunmadığından bu durumda açılan davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir… ),
         Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle HUMK. 2494 sayılı Yasa ile değişik 438/11. fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR :
               Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, tarafların murisi olan H.İ. adına kayıtlı 6 ve 10 nolu bağımsız bölümlerin murisin ölümünden sonra 2 kardeş olan davanın taraflarına intikal ettiğini, ancak tarafların taşınmazların paylaşımı konusunda anlaşmadıklarını bu nedenlerle taşınmazların aynen taksimine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Yerel mahkemece muristen kalan iki adet bağımsız bölümün yine iki kişi olan mirasçılara kura sonucuna göre tahsis edilmek suretiyle ortaklığın giderilmesine dair verilen karar, Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçe ile bozulmuştur
Yerel mahkeme, tarafların bağımsız bölümlerin tahsisi konusunda anlaşamamaları nedeniyle mahkeme huzurunda çekilen kura sonucunda bağımsız bölümlerin taraflara tahsisi yolu ile ortaklığın giderilmesine karar verilmesinde mevzuat açısından hiç bir engel bulunmadığı gerekçesi ile önceki kararında direnmiştir.
Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık; ortaklığın giderilmesi davasında aynen taksim istenmiş ise, muristen kalan birbiri ile aynı nitelikte ve aynı değerde iki taşınmazın, iki mirasçıya kura çekilmek suretiyle verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle, konuya ilişkin yasal düzenlemelerin ortaya konulmasında yarar vardır:
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ( TMK )’nun 642. maddesinde:
“… Mirasçılardan her biri, sözleşme veya kanun gereğince ortaklığı sürdürmekle yükümlü olmadıkça, her zaman mirasın paylaşılmasını isteyebilir.
Her mirasçı, terekedeki belirli malların aynen, olanak yoksa satış yoluyla paylaştırılmasına karar verilmesini sulh mahkemesinden isteyebilir. Mirasçılardan birinin istemi üzerine hakim, terekenin tamamını ve terekedeki malların her birini göz önünde tutarak, olanak varsa taşınmazlardan her birinin tamamının bir mirasçıya verilmesi suretiyle paylaştırmayı yapar. Mirasçılara verilen taşınmazların değerleri arasındaki fark para ödenmesi yoluyla giderilerek miras payları arasında denkleştirme sağlanır…”;
Aynı Kanunun 650. maddesinde ise;
“… Mirasçılar, tereke mallarından mirasçı veya ortak kök sayısınca pay oluştururlar.
Anlaşma olmazsa, mirasçılardan her biri, payların oluşturulmasını sulh mahkemesinden isteyebilir. Payların oluşturulmasında hakim, yerel adetleri, mirasçıların kişisel durumlarını ve çoğunluğun arzusunu gözönünde bulundurur.
Payların özgülenmesi mirasçıların anlaşması uyarınca yapılır. Buna olanak bulunmazsa kur’a çekilir…” hükmü yer almaktadır.
Bu hükümlerden açıkça anlaşılacağı üzere, hakim, miras yoluyla intikal eden terekenin tamamı ve terekedeki malların her birini göz önünde tutarak, olanak varsa taşınmazlardan her birinin tamamını bir mirasçıya vermek suretiyle paylaştırma yapabilir.
Kanun koyucunun bu hükmü getirmekteki amacı öncelikle aynen taksim isteyen mirasçılar arasındaki paylaşma konusundaki ihtilafın en uygun biçimde çözümlenmesi ve taşınmazların değerleri arasında fark bulunması halinde gereğinde fark para ödetmek yoluyla, denkleştirmenin sağlanmasıdır. Ayrıca payların özgülenmesinde mirasçıların anlaşması asıl olup, anlaşamazlarsa kura çekilecektir.
Bu yolla aynen taksimi gerçekleştirme olanağı olan mahkemenin mallar üzerinde ortaklığı ve uyuşmazlığı sürdürecek, sonuçta mirasçıları satışa zorlayacak bir yöntemi benimsemesi olanaklı olmadığı gibi, açıklanan yasal düzenlemelere de aykırı olacaktır.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında:
Taraflarca aynen paylaştırılması istenen eş değerde iki taşınmaz ve bunları paylaşacak iki mirasçı bulunmakla birlikte her iki mirasçı da aynı taşınmazı istemiştir.
Mahkeme, tarafların arasında payların özgülenmesinde anlaşma sağlanamadığından, her bir mirasçıya hangi taşınmazın verileceği konusunda mahkemece kura çekme yoluna gitmiş; kura çekimine ne davacı ne de davalı itiraz etmemişlerdir.
Mahkemenin açıklanan yasal düzenlemeler çerçevesinde iki taşınmazın her birini birer mirasçıya vermek suretiyle paylaşım yapması ve buna ilişkin kararında direnmesi yerindedir.
Ne var ki, bozma nedenine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazları Özel Dairece incelenmemiştir.
Bu nedenle; sair temyiz itirazları incelenmek üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
SONUÇ :

            Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme uygun bulunduğundan dosyanın davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için ALTINCI HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 27.04.2011 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
 
 
T.C.
YARGITAY
6. HUKUK DAİRESİ
E. 2009/5052
K. 2009/4970
T. 28.5.2009
PAYDAŞLIĞIN GİDERİLMESİ ( Aynen Bölünmek Suretiyle – Tarımsal Niteliğinin ve Yeter Büyüklükteki Tarımsal Arazi Parsel Büyüklüğünün Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı İl veya İlçe Müdürlüğünden Sorulup Zirai Yönden Aynen Taksiminin Mümkün Olup Olmadığı Konusunda Görüşü Alınacağı )
AYNEN TAKSİM ( Suretiyle Paydaşlığın Giderilmesi – Tarımsal Niteliğinin ve Yeter Büyüklükteki Tarımsal Arazi Parsel Büyüklüğünün Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı İl veya İlçe Müdürlüğünden Sorulup Zirai Yönden Aynen Taksiminin Mümkün Olup Olmadığı Konusunda Görüşü Alınacağı )
TAKSİMİN MÜMKÜN OLUP OLMADIĞI ( Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı İl veya İlçe Müdürlüğünden Sorulması Gerektiği – Taşınmazın Aynen Bölünmek Suretiyle Paydaşlığının Giderilmesi İstemi )
BELEDİYE VEYA MÜCAVİR ALAN HUDUTLARI İÇERİSİNDEKİ TAŞINMAZ ( Belediye Encümeninden Karar Alınmak Suretiyle Belediyeden Belediye Dışında İse İl İdare Kurulundan İmar Yasası ve Yönetmeliğine Göre Taksimin Mümkün Olup Olmadığının Sorulması Gerektiği )
4721/m.699
ÖZET :
             Dava bir adet taşınmazın aynen bölünmek suretiyle paydaşlığının giderilmesi istemine ilişkindir. Öncelikle aynen bölünmesi istenen taşınmazın Bakanlıkça belirlenen tarımsal niteliğinin ve yeter büyüklükteki tarımsal arazi parsel büyüklüğünün Tarım ve Köy işleri Bakanlığı İl veya İlçe müdürlüğünden sorulup zirai yönden aynen taksiminin mümkün olup olmadığı konusunda görüşü alındıktan sonra, uygun görüş bildirilmesi halinde teknik bilirkişiye ifraz ( taksim ) projesi düzenlettirilerek bu projeye göre taşınmaz Belediye veya mücavir alan hudutları içerisinde ise Belediye Encümeninden karar alınmak suretiyle belediyeden, Belediye dışında ise İl İdare Kurulundan İmar Yasası ve Yönetmeliğine göre bölüşmenin ( taksimin ) mümkün olup olmadığı sorulur. İfraz projesinde kimlere nerelerin verileceği konusunda paydaşlar anlaşamazlar ise hakim huzurunda kura çekilerek belirlenir. Onay makamından olumsuz cevap gelmesi halinde paydaşlığın ( ortaklığın ) satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi gerekir.
DAVA :
          Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı paydaşlığın giderilmesi davasına dair karar davalılardan H. Y. tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 
                Dava bir adet taşınmazın aynen bölünmek suretiyle paydaşlığının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istemin kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılardan H. Y. tarafından temyiz edilmiştir.
Paydaşlığın ( ortaklığın ) giderilmesi davaları iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Bu davalarda davalı da davacı gibi aynı haklara sahiptir. Bu nedenle davacının satış suretiyle paylaşma istemesi davalıların aynen paylaşma istemesine engel teşkil etmez.
Paydaşlığın ( ortaklığın ) giderilmesi davalarında mahkemece malın aynen bölünerek paylaştırılmasına karar verilebilmesi için taşınmazın yüzölçümü, niteliği, pay ve paydaş sayısı ile imar mevzuatına göre aynen bölüşmenin mümkün olup olmadığının araştırılması gerekir. Taşınmazın önemli ölçüde bir değer kaybına uğraması söz konusu ise aynen bölünerek paylaştırılmasına karar verilemez. Keza paydaşlar rıza göstermedikleri takdirde taşınmazın bir bölümü paylı bırakılamaz.
Aynen bölünerek paylaştırmanın ( taksimin ) mümkün olması durumunda bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi halinde eksik değerdeki parçaya para ( ivaz ) eklenerek denkleştirme sağlanır. Davada paydaşlar arasında anlaşma olmadıkça hakim kendiliğinden bazı taşınmazların bir kısım paydaşlara, kalanın diğer paydaşlara verilmesi şeklinde aynen bölünerek paylaştırmaya karar veremez.
5403 Sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun 5578 Sayılı Kanunla değişik 8.maddesi uyarınca Tarım arazileri, doğal özellikleri ve ülke tarımındaki önemine göre, nitelikleri Bakanlık ( Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı ) tarafından belirlenen mutlak tarım arazileri-özel ürün arazileri-dikili tarım arazileri ve marjinal tarım arazileri olarak sınıflandırıldığı, yine yeter büyüklükteki tarımsal arazi parsel büyüklüğünün, bölge ve yörelerin toplumsal, ekonomik, ekolojik ve teknik özellikleri gözetilerek Bakanlık tarafından belirleneceği ve belirlenen küçüklüğe erişmiş tarımsal arazilerin, miras hukuku bakımından “bölünemez eşya” niteliğini kazanacağı ve tarımsal arazinin bu niteliğinin tapu kütüğüne “şerh” verileceği,
Belirlenen parsel büyüklüğünün:
      Mutlak tarım arazileri ve özel ürün arazilerinde 2 hektar, dikili tarım arazilerinde 0,5 hektar, örtü altı tarım yapılan arazilerde 0,3 hektar ve marjinal tarım arazilerinde 2 hektardan küçük olamayacağı, tarım arazilerinin bu büyüklüklerin altında ifraz edilemeyeceği, bölünemeyeceği veya küçük parsellere ayrılamayacağı, bölünemez büyüklükteki tarım arazilerinin mirasa konu olmaları ve üzerlerinde herneşekilde gerçekleşmiş olursa olsun birlikte mülkiyetin ( elbirliği veya paylı ) mevcut olması durumunda, bu arazilerin ifraz edilemeyeceği payların üçüncü şahıslara satılamayacağı, devredilemeyeceği veya rehnedilemeyeceği, bu araziler hakkında 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun özgülemeye ilişkin hükümlerinin kıyasen uygulanacağı öngörülmüştür.
      Bu durumda, öncelikle aynen bölünmesi istenen taşınmazın Bakanlıkça belirlenen tarımsal niteliğinin ve yeter büyüklükteki tarımsal arazi parsel büyüklüğünün Tarım ve Köy işleri Bakanlığı İl veya İlçe müdürlüğünden sorulup zirai yönden aynen taksiminin mümkün olup olmadığı konusunda görüşü alındıktan sonra, uygun görüş bildirilmesi halinde teknik bilirkişiye ifraz ( taksim ) projesi düzenlettirilerek bu projeye göre taşınmaz Belediye veya mücavir alan hudutları içerisinde ise Belediye Encümeninden karar alınmak suretiyle belediyeden, Belediye dışında ise İl İdare Kurulundan İmar Yasası ve Yönetmeliğine göre bölüşmenin ( taksimin ) mümkün olup olmadığı sorulur. İfraz projesinde kimlere nerelerin verileceği konusunda paydaşlar anlaşamazlar ise hakim huzurunda kura çekilerek belirlenir.
      Onay makamından olumsuz cevap gelmesi halinde paydaşlığın ( ortaklığın ) satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi gerekir.
      Olayımızda;bilirkişi tarafından hazırlanan rapor ve taksim projesinde bölünen alanların değerleri üzerinde durulmamış, paylara göre değer eşitliği sağlanıp sağlanmadığı ve ivaz ilavesi gerekip gerekmediği tartışılmamıştır. Öte yandan dosyadaki belgelerden taşınmazın tamamının aynı toprak yapısına sahip olmadığı da anlaşılmaktadır. Mahkemece bilirkişiden seçenekli ve denetime uygun rapor alınarak, taksim projesi hazırlatılması ve bu projenin onay makamına gönderilerek bölünmeye ilişkin olur alınması, sonucuna göre seçenekler arasından kura çekilmek suretiyle taraflara verilecek bölümlerin belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ :

            Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 28.05.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
   

Hizmetlerimiz hakkında daha ayrıntılı bilgi almak ve hukuksal konularda görüşmek için iletişim bilgilerimize Tıklayınız.     



   antalyaavukatlar          antalyaavukatlar


Yorumlar - Yorum Yaz